bugün

entry'ler (144)

enver paşa

savaşta pamir dağları'ndan çiçekler toplamış göndermiş, sürgünde bile sevdiği kadına 400 tane mektup yollamış, çeğen tepesi'nde uykuya dalarken ağaçlara çakıyla onun ismini yazmış, en sonunda da rus-ermeni mitralyözü üstüne yalın kılıç gitmiş.

hangi aşk romanının, hangi karikatürize aşığı paşa kadar olabilmiş?

'işte efendiciğim, hemen şu satırları yazarak mektubumu kapatıyorum ve içine her gün sana topladığım buranın yabani çiçeklerinden maâda kaç gecedir altında yattığım karaağaçtan kopardığım ufak bir dalı leffediyorum. seni öper, sever, kucaklar, bu mevcudiyet-i maddiyemle aşk ve iştiyakımla sarılarak… hüda’nın birliğine yavrularımla beraber emanet ederim ruhum efendiciğim.
karaağaç'a çakımla ismini yazdım.

enver’in'

sen çok farklısın paşam

çok farklı...

askerlik

çanakkale 116. jandarma eğitim alayı'nda 31 gece kaldım, bir dakika daha kalsam çıldırırdım. sanki uzun soluklu bir su dalışından sonra yüzeye çıkıp da derinden soluklanabilmek ile yeni baştan tanış olmuş gibi hissediyorum. şimdi 7 günlük dağıtım iznimdeyim.

31 gecenin 31'inde de her gece ama eksiksiz her gece belirli saatlerde farketmeksizin uyanıp yatakta esas duruşa geçiyor, selam duruyor, kendimi içtima sırasında sanıyordum. bu bilinçsiz hal çoklukla 30 saniye falan sürüyordu ve odada komutan olduğunu sanıp hazırolda bekledikten sonra asıl durumu algılayıp yeniden uyuyordum. hatta ilk gecelerde bu uyanış o kadar ani ve bilinçsizce oluyordu ki kafamı, üst ranzanın demirine çarpıp ufaktan kanatmışım, traş olurken farkettim.

alaya dahil olduğum ilk günlerde delirecek gibiydim, ağlamadım, hatta rahatlamak ve yük atabilmek için hakikaten çok kez zorlayarak denedim ama bir türlü gözümün kimi zaman sulanmasından öteye gidemedim. sonradan öğrendim ki bölüğün yarısı ilk günlerde duşta hüngür hüngür ağlamış, zira hakikaten de buraya zihni açıdan ne kadar tedarikli gelirseniz gelin, bu leş ortama ait kokunun ve tazeden yaşananların şiddeti, hislerinize öyle sert çarpıyor ki beyninizin katmanlarında hangi tür etkiler karşısında ne yenilenmeler gerçekleştiğini kavrayamıyorsunuz bile. ama sonrası rahat, esasen bu sıkıntıların geçip gitmesiyle hasıl olan bir huzurdan ziyade durumu zorunda bir kabullenmişlik hali tüm ağırlığıyla sosyal kabullerinizin üzerine çöküverince eskilerin sesini bile duyamaz oluyorsunuz, hakikaten de sivil hayata ve geçmişten gelen seslere karşı tamamen sessiz bir dibe batıyorsunuz. o yüzden en başta derine dalıp da sonradan nefes almak tabirini kullandım, gündelik atmosferinizden koparılıp da diplere çekilmek hissi epey baskın.

bahsettiğim üzere orada dudaklarımın çevresi, bir türlü ağlayarak atlatılamayan ağır sıkıntı sebebiyle en başta ateş ateş yandı, ruj sürmüş gibi koyu kızıla döndü ve sonra da çevresi bir parmak kalınlığında kabuk bağladı, kan topladı. haftalarca komutanlar ve bölük tarafından dudağı yaralı çocuk olarak tanındım. şu anda yaralar geçti ama pembe izleri duruyor henüz.

eğitimlere ağır demeye dilim varmaz ama kesinlikle hafif değil. 3000 metre koşu, şınav, mekik, barfiks, tüfekli ve tüfeksiz jimnastik hareketleri vs. ile zamanı epey tükettik, canımı sıkan da kesinlikle bu askeri eğitimler değildi. en boktan olan durum, laf dinlemeyen, dinlese de verilen emirleri, basık kafasının boğuk hararetinden dolayı ince şekilde işleyemeyen amına koyduğum arka sıra kürtlerinin, içtimada konuşması, sigara içmesi, merdivenlere işemesi veya gece şişeye işeyip koğuşa bırakması, pisuvara sıçması, banyonun giderine bokunu yapması vs. sebebiyle haksız yere istikamet yemeniz, zaten zor bulduğunuz ve acemilikte kıymetli olan boş vaktinizin bununla yanması, bu salak yüzünden yerlerde sürünmeniz, saatlerce, beliniz ağrıdan iki büklüm kırılana kadar uygun adım yürümeniz, çakıl taşları elinize batarken şınavdan sonra yuvarlanmanız, yerlere yatmanız, ördek yürüyüşü yapıp da kendinizi kaleye gol atmanız gibi şeyler.

ülkenin eğitim ve kültür seviyesinin bu denli düşük olduğunu bilmiyor, önceden de yapılan şu "çomar" yakıştırmalarını gereksiz abartılı bularak arkasında çoklukla basit nefret güdümleri olduğuna iman ediyordum ancak askerde, ülke halkının eş yüzdeleme ile seçiminden gelen bir ortaya döküm ile yüz yüze gelişim sonucunda hakikaten de ülke halkını bu sıfatları hak eden veya belki daha da kötüsüne layık tipler sebebiyle ister istemez bu hususta acı bir kanaate vardım. meğerse benim arkadaş çevrem eğitim seviyesi iyi ve kültürlü imiş, ben toplama kampındaki anadolu homo erectuslarından bihaber yaşıyormuşum. 1000 kişi içinden 3 tane ingilizce bilen, 280 kişi içinden 6 tane lisans mezunu, 30 tane önlisans mezunu, geri kalanı lise terk, ortaokul terk ve hatta okuma yazma bilmeme ama inançlar ve doğrular hakkında hüküm kesme konusunda kesinkes konuşmalar yapan kimseler olunca bu ucube tabloyu mecburen kabullendim. arkadaşlarını, bölüğünü düşünüp de içtimada adamakıllı iki dakika durarak hemen ardından serbest bırakılabilmeyi hesap edemeyecek kadar akılsız adamlar kendileri ama birileri onlara "oğlum" dediğinde de ortalığı inletecek kadar da cesurlar.

ikinci bir mevzu ise bu düşük seviyeli güruhun, küçük cemaatler halinde toparlandıklarında dile getirdikleri hususları, sürekli "götten sikmek, top olmak, ibne olmak, seni dünya siksin, asıl seni evren siksin" türevlerinin teşkil etmesi, bu cahil ve muhafazakârların kendi inançsal yaşantılarında hep tabu ve net çizgiler ile yaklaştıkları bu cinsel sapkın konuların, şaka yolu ile eyleme dökülmesini zinhar günah saydıkları için ancak bu şekilde merak havuzlarını doldurabilerek yasak alanlarda belirgin bir günaha/tabuya el sürmeksizin kendilerini tatmin edebilmeleri ilgimi çeken bir başka nokta oldu.

ayrıca orada bir ibne de bana musallat oldu, beyaz tenli, mavi gözlü ve parlak bir çocuktu. sanıyorum ki pasifti, paçayı zor kurtardım köpek eniğinden, onu da sonra anlatacağım.

osmanlının aslında kayı boyundan olmaması

tarihçilere göre türklerde “kayı” diye bir boy yoktur.
tarihçiler osmanlı hanedanının “kayı boyundan gelmediğini” iddiâ etmişler ve oğuz soyundan olmadığını yazmışlardır. bu tarihçilerden paul wittek bu iddiaların 15 yüzyılda ii. murad tarafından ortaya atıldığını ve bastırdığı paralara da kayı damgalarını işlettiğini yazmıştır.
“o sıralarda timur’un osmanlıları küçümsemesi ve onların soylarının ne olduğunun belirsiz olduğunu söylemesidir. timur’a öfkelenen sultan ii.murad, kendinin de soylu bir aileden geldiğini anlatabilmek için kayı boyu masalını uydurmuştur”(paul wittek. osmanlı imparatorluğunun doğuşu)
“osmanlıların reisi olabilecekleri bir kayı aşiretinin yada diğer bir kabilenin mevcudiyeti tamamıyla hayal ürünüdür. böyle bir varlığı kabul etmek için en ufak bir iz veya tarihi bir delil mevcut değildir.” (prof. mustafa akdağ. türkiye’nin iktisadi ve içtimai tarihi-s,144)

ilhanlı müverrihi teşidüddin’in tarihinde ve ibni bibi ve aksarayi gibi ilgili zamanda yaşamış kişilerin eserlerinde ne ertuğrulun ne de osmanın ismi geçmez.
“ertuğrul ile oğlu osman’ın o zaman ki siyasi hayatta en küçük bir ehemmiyeti olsa idi muhakkak ki zikrederlerdi” (togan-umumi,s.323)
“osmanlı tarihinin karanlık noktalarından biri ertuğrul beyin babası ve soyu sorunudur” (prof. dr. yaşar yücel ve prof. dr. ali sevim. türkiye tarihi ii.s.2)
“söğütte böyle birinin yaşadığı, selçuklunun akıncısı olduğu selçuk namelerde ve bizans kaynaklarında bulunmamaktadır” (prof. dr. yaşar yücel ve prof. dr. ali sevim. türkiye tarihi ii.s.2)

anadolu’da 1336 yılına kadar hüküm süren ilhanlı devleti de osmanlı diye bir beylik görmemiştir. (1299 da kuruldu diyenleriçin)
“selçuklu sultanı ii. giyaseddin mesut’un 1308 de ölümü üzerine anadolu yönetimi, ilhanli genel valisi çoban’ın oğlu timurtaş’a verilmişti. timurtaş ilhanlılardan ayrılıp bağımsız olmak isteyen uç beylerini ilhan’a itaate davet etmişti. bu beyler arasında osman bey’de olması gerekirse de kaynaklarda bu yönde bir bilgi yoktur.” (p.dr. y.yücel ve p.dr. a.sevim türkiye tarihi ii-5)

selçuklu, bizans, ilhanlı kaynaklarında olmayan osmanlı beyliği moğol kaynaklarında da yoktur.
moğolların anadolu’yu işgali sonrası, 1314 yılında moğol noyanı çobanın sivas’ta huzuruna çağırıp bağlılıklarını bildirsinler dediği anadolu beyliklerinin arasında osmanlı beyliği diye bir şey yoktur.
anlatılan dönemde marmara bölgesinde hangi bizans prenslikleri var. bizans imparatorluğunun Bursa çevresindeki prenslikleri (tekfur) şunlardır.
yarhisar prensliği, adrianos prensliği, bursa prensliği, bilecik prensliği-köse mikail, iznik prensliği, inegöl prensliği-aya nikola, karaca hisar prensliği, kestel prensliği, kite prensliği
bu prensliğin sınırlarının bittiği yerlerde oğuzlar bulunmaktaydı.

bizanslı hanedan dışında devşirme yeniçerilerin tecavüzü sonucu doğanlar ancak kendine osmanlıyım diyebilirler. türkün düşmanı osmanlıyı ancak onlar ecdat seçebilirler. osmanlı dedikleri tamamen palavradan yalandan oluşan uydurulan bir tarih ve onu gerçek zanneden bir sürü ahmak ortalarda dolaşıyor. osmanlı dedikleri devletin kaynaklarında bile 1300 de kuruldu dedikleri devletin 1500 yılına kadar izi bile yoktur. bizanslılar ozbek timur’un müslümanlaştırdığı anadolu’yu kolay yönetip hak iddia edebilmek ve sürekli sorun çıkaran papa dan bağımsız olabilmek için müslüman bir makyajla yeniden ortaya çıktılar. osmanlı padişahlarının pek çoğunun mezarının bulunduğu yer eski bir kilisedir. son yıllarında bizansı kamuflajla osmanlı yapabilmek için kiliseler yıkılıp üzerlerine camiler yapılmıştır.
fuad Köprülü’nün osmanlının kuruluşu ile ilgili yaptığı araştırmalar, omer lütfü barkana kaynaklık etmiştir. barkan Arşivlerde osmanlı hakkında gerçeği bulmuştur. ”kolonizatör türk dervişleri” adlı makalesinde bu konu hakkındaki görüşlerini ifade etmiştir: “bizanslı rumlar ve diğer balkan milletleri sadece isim ve din değiştirerek tarih sahnesine yeni ırk ve millet ve üzerine yeni görevler almış olarak çıktılar. islami bir renk ve cila altında eski bizans’ı ihya ve devam ettirdiler.”

türkiyeyi ayakta tutan kesim

bu ülkeyi ayakta tutan bir şey varsa o da meslek lisesine giden gençlerin en az yarısının playstation dükkânı açma hâyâllerinin olmasıdır. oradan ne kadar tanıdığım olduysa bana mutlaka en az bir kere "kanka ben okuldan sonra playstationcu dükkânı açacam yav" demiştir, ne zaman playstation dükkânı önünden geçersek de o dükkânın aylık ne kadar kazandığını, dükkân kirası ile makine fiyatlarını karmaşık denklemine katarak hesaplamış ve kapıdan içeriyi gözleyerek derinden iç geçirmiştir. bu ülke bu hâyâller olmaksızın ayakta duramaz, enflasyon dengesini ve sosyal sınıf düzeylerini yıllar boyunca bu kadar "sabit" tutan başka bir etmen yoktur, siz hâlâ saçma sapan milli tank üretmek, nükleer enerji santralleri, yapay zekâ, robot gibi aptal işlerle uğraşadurun, bu milletin en şiddetli dinamiği, meslek liseli playstationcuların hâyâllerine bağlıdır.

nusaybin

72 şehit, 500 yaralı. türkler'in parasıyla yeniden inşa edilip, pkk'nın yerleşimine açılacak bir nusaybin. kendimizi kandırmayalım tc nusaybin'de mağlup olmuştur.

çıkılmayacak kız tipleri

çıkılmayacak kız tipleri;

1- scorp kullanan kızlar
2- her gün cafelerde çekın yapan cafe cafe gezen kızlar
3- pantolonu kafasına kadar çeken kızlar
4- her gün kafası kadar topuklu ayakkabı giyen kızlar (düğün hariç)
5- baldırlarına kadar yırtık olan pantolon giyen kızlar
6- ilk konuşmada sanki ingiltere prensiyle konuşurmuşuz gibi ego yapan kızlar
7- eve yetecek boya kadar makyaj yapan kızlar
8- zengin olan kızlar (zamanı gelince küçük düşürür seni)
9- buluşmak isteyince bahane uyduran kızlar (%95 yalan söylüyorlar)
10- beni sürekli oraya buraya götür diyen kızlar ( dikkat edin sizi sevdiğinizden değil paranız için diyorlar )
11- erkek kankası olan kızlar
12- erkeklerle sürekli ortamlara giden kızlar ( unutmayın ki bir kızın erkek kankası olamaz )
13- ilk konuşmada cinsellik konuşmaya yönelen kızlar (konuştuğu her erkeğe yapmıştır)
15- içki içen kızlar
16- bar, eğlenme ortamlarında video ve fotoğraf atan kızlar
17- kaşını, dudağını, göbeğini, deldiren kızlar (unutmayın ki yakında memesinide deldirir)
18- dövmesi olan kızlar hele ki erkeğe yaptırdıysa dövmeyi o kızın işi bitmiştir
19- her buluşmada kız kankisini getiren kızlar
20- senin için ölürüm hiç ayrılmıcaz sen ilksin sen farklısın diyen kızlar ( %100 yalan söylüyorlar )
21- 6 ay ve üzeri ilişkisi olup ayrıldıysa o kızlarda kesinlikle uzak durun eski sevgilisini unutmak 8 ayını alacaktır (bilimsel açıklama)
22- eski sevgilisini anlatan kızlar
23- küfür eden kızlar gerçekten bu kızlarla asla çıkmayın
24- aşırı kıskanç kızlar bir zaman sonra çok sıkılırsınız yeri ve zamanında kıskanan kızlar farklıdır
25- beni kısıtlama diyen kızlar size bunu diyorsa yemediği bok kalmamıştır

ve liste uzayıp gider...

saddam hüseyin

asılmadan önce cehenneme git diyen cellâtına; "erkek olun erkek!" diye bağırarak ırak halkının gönlünde taht kurmuş, günümüzdeki sözde komunistler gibi lafta değil tam anlamıyla emperyalizmin karşısında durmuş olan saddam hüseyini ırak savaşının başlangıç yıl dönümünde saygı ve sevgi ile anıyoruz. ıraktaki gaz odalarının bir gün türkiyede kurulması dileği ile.

imralı notları

bir kesit;

sırrı süreyya önder: can dündarın çok selamları var sizin belgeselinizi yazmak istiyor. amaradan başlamak istiyor. sizden izin istiyor
apo:tabi can, m.ali birandın talebesidir. birandında böyle bir talebi vardı. hatta diyarbakıra gitmek istiyordu. gideceği gün öldü

hocalı katliamı

1992 yılının 25 şubat'ını 26 şubat'ta bağlayan geceydi. sovyet 366. motorize piyade alayı'nın da desteğiyle "ermeni terör kuvvetleri", azerbaycanımızın hocalı kasabasında resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70'den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 azerbaycanlıyı vahşice şehit etmiştir. o gece kaybolan 150 azerbaycanlının akıbeti günümüzde de meçhûldür. şehit azerbaycan türkleri üzerinde yapılan incelemelerde bedenlerin yakıldığı, gözlerin oyulduğu, başların kesildiği görülmüştür. 20 yüzyılın sonunda insanlık, vatanımız olan azerbaycan'da ortaçağ karanlığını da aşan bir vahşete tanık olmuştur. o kanlı gece, içlerinde hamilelerin ve çocuklarında yer aldığı 1275 soydaşımız rehin alındılar. bütün bu kıyım, türkiye ile azerbaycan arasına daha büyük bir ermenistan kurulması için yapılmıştır. bütün cinayetin katili ermeni terör güçleri, azmettirici ve destekçisi rusya'dır. rusya, türk cumhuriyetleriyle, türkiye arasına bir ermenistan yerleştirerek, türklerin ortak kara sınır bağını kopartmayı başarmıştır. bütün bu ağır acılara rağmen, bu vahşi katliamı "soykırım" düzeyinde tanımlayan ülkeler arasında azerbaycan haricinde bir türk cumhuriyetine rastlamamaktayız. her türk'ün milli ödevlerinden birisi de yurdumuz azerbaycan'da yaşanmış bu türk kıyımının uluslararası düzeyde tanıtmak, soykırım olarak tescillenmesine vesile olmaktır. bu önce milli ödevimiz daha sonra da insanlık borcumuzdur!

lokal anestezi

filmi daha iyi olan kitaplar serisi yapacağım, ilk sırada bu var.
görsel

seni ablam olarak goruyorum

"artık git başımdan" demektir.

en yakındaki kitabın yazarı

murat bardakçı.

açık oylama yapan kızın amacı

kız-erkek farketmez. açık oylama yapan ilgi arıyordur ağa. gidin bi okşayın halini hatrını sorun sevinsin garibanlar.

türk militarizmi

türk militarizmi nedir?

türk militarizmi ordu-millet sistemi diye geçer. ne faşist rejimlerdeki militarist anlayışa benzer nede komünist rejimlerdeki militarist anlayışa. bu iki ideolojide "halk devlet içindir" anlayışı vardır. oysa büyük hun imparatoru tanrıkut mete han'dan beri "devlet halk içindir" anlayışı vardır. bu türk ordu-millet sistemini diğer ideolojilerden ayıran en önemli özelliktir. diğer bir özellik ise faşist ve komünist rejimlerde askerin halk üzerinde baskı kurması ve halkı korku ve cezalandırma şekli ile yönetmesidir. (mao'nun,pol pot ve hitler'in yönetim şeklidir korku egemenliği.) türk ordu-millet sisteminde ise ordu milleti ve devleti korumak içindir. halk üzerinde bir korku ve baskı kurmaz çünkü ordu demek halk demektir. bu göktürk imparatorluğu zamanında da böyleydi osmanlı imparatorluğu zamanında da. (osmanlı halk ordu içindir anlayışının yanına ordu islamı yaymak içindir anlayışı gelmiştir.) diğerlerinden belkide en önemli özellik türk ordu-millet sisteminde kadının yeridir. kadın aşağılanmamış ve erkekle aynı haklara sahip olmuştur. türk erkeği kılıç kullanmayı biliyorsa türk kadınıda kullanmayı biliyordur. kurultay meclisinde han'ın eşininde söz hakkı olurdu. napolyon şu sözü gibi "kadınlar sadece doğurma makinasıdır." mantığı ile kadına yaklaşılmamıştır. peki günümüzde ne oldu da bu faşist ve komünist rejimler ile türk ordu-millet sistemi arasında dağlar kadar fark varken bu sistem kötü gösterilmeye çalışılıyor? bu tıpkı türklerin ergenekondan çıkışı olan nevruz'u bugün baharın gelişini kutlama olarak gösterme ve kürtlerin kutlaması gibi bir algı oluşturma gibi sürekli medyanın bunları göstermesi ile aynı sebepten...

en tehlikeli üçlü

talat,enver ve cemal paşalar. siz anladınız onu.

zall trollerden para kazanıyor teorisi

zall'a mail atarak başvurabilirsiniz ailesini bu işle geçindirenler var.

roman yazan sözlük yazarları

sözlük roman mıdır? eğer romansa bende yazıyorumda eheheh

fırat çakıroğlu vefatının ilk yılı

kıskandırdın bizi sen, bak ölümün ne şanlı!

türkmen dağı düştü

suriye'de bayır-bucak bölgesinde türkmen dağı'nın en stratejik noktası olan kızıldağ'ın tamamen rejimin kontrolüne geçtiği bildirildi.
türkmen komutanlarından ebu fadıl (ahmet arnavut) yaptığı açıklamada kızıldağ'ın rejimin kontrolüne geçmesinin bayır-bucak'ta türkmenlerin yaşadığı tüm bölge için büyük tehdit unsuru olduğunu dile getirdi.

rus uçaklarının rejim güçlerine büyük destek sağladığını kaydeden ebu fadıl deniz mesafesinin yakın olması nedeniyle savaş gemileri ve uçaklardan füze atıldığını karadan ise iran destekli rejim güçlerinin tank ve toplarla bölgeyi sürekli vurduğunu belirterek şöyle devam etti;

"son 4 günde türkmen dağı'nda neredeyse her 10 metreye bomba düştü. rejim bölgeyi yoğun bombardımana tuttu.
uçaktan gemiden füze atarken karadan da tank ve top atışlarıyla bomba yağdırdı.
rus ve esed uçakları gece gündüz saldırdı.
dün akşam itibarıyla rejim Kızıldağ'a hakim oldu.."

türkmen

türk siyasetinde “türkmen” sihirli kelimedir. milli hisleri yüksek olan milletimize "biliyor musunuz kerkük’te ve halep’te türkmenler var dedin mi?" hemen ’’ya allah bismillah’’ diyoruz. ne de olsa "tanrı dağı kadar türk, hira dağı kadar da müslümanız."
ardından sabrımızı kimse denemeye kalkmasın...
Söz konusu ırak türkmenleri ise, bir gece ansızın gelebiliriz..
konu suriye türkmenleri ise, süleyman şah’ın torunları için gökkubeyi başlarına yıkabiliriz.
arkadan mehteran fonu...

sonuç

- türk özel kuvvetlerinin bir gece ansızın başına çuval geçirdiler.
- türkmen dağı’nda rus jetleri, türkmenlere gökkubeyi başlarına füzeleriyle yıkıyor.
- sosyal medyada klavyeşör vatanperverler hemencecik gereğini yaptılar. “kerkük türkdür türk kalacak” ve “halep türkmensiz olmaz”

durum bunlar sosyal medyada dolanırken, ortadoğu’da yüzlerce insan öldürüldü. rusya vurdu, ışid vurdu, esad güçleri vurdu, hizbullah vurdu, pyd-pkk vurdu... batı, mazlum halklara “celladını sev ve onla öl” diyor.

imdadımıza diriliş ertuğrul yetişti

türkmenler inim inim inlerken, haçlılara kök söktüren, moğollarla mücadele eden bir kayı beyi çıkageldi ekranlara. alpleri ile halep’ten türkmen dağı’na kadar keferelere kök söktüren bu kahraman türkmen beyi ile biraz rahatladık ama babasının türbesini de bir gece yarısı tanklarla zor kaçırdık, teröristlerden izin alarak. sorun yok şimdi bir yerlerden malkoçoğlu ve adamları çıkar da alayına yeteriz. türkmenler rahat olsun.

türkiye’nin türkmen çıkmazı

ankara’da deri koltuklarda ve klimalı odalarda oturan uzmanlar sürekli siyasi iradeye raporlar verir. "efendim ırak türkmenleri için ballı börekli işler yaptık. şunu verdik, bunu verdik ama kendi aralarında bölünme var biz ne yapalım?"
"başkanım, saygıdeğer büyüğüm, suriye türkmenleri için tırları yolladık, para yolladık ama onlarda birbirine düştü."
allah aşkına, başbakanı "türkmenim" diyen ve bu kimliğini hep belirten bir ülkenin türkmen siyasetini tam olarak bilen var mı? eğer güçlü ülke türkiye bunları yapıyorsa, türkmenler neden ölüyor? ırak ve suriye’de artık pkk resmen türkmenlere saldırabilir hale geldi. kerkük'te yağmalanan tapu belgeleri ile izlerimiz silinmedi mi? bunu peşmerge, abd ile yapmadı mı? askerimizin başına geçirilen çuvalın bedelini ödettik mi? musul başkonsolosluğuna göreve giderken şehit olan 5 özel harekatçı yiğidimiz katilleri bulundu mu? ırak üçe dörde bölünürken türkiye’den lozan’dan doğan hukuksal hakları ne oldu? mesele akp, chp, mhp değil. hdp zaten resmen, "ben bu ülkeyi böleceğim, pkk’ya bağlıyım." diyor. içeride askerimize, polisimize saldıranlar dışarıda, türkmenleri vuruyor.

mesele insanlık davası

bugün ortadoğu’da binlerce insan müslüman, hıristiyan, yezidi, alevi, süryani, arap, kürt, türk, sunni-şii, dürzi, nusayri ne olursa olsun katillerce öldürüldü. ama herkesin bir sahibi var. adı türkiye olan devletin yanı başında ve anadolu’ya anamız diyen türkmenler sahipsiz. "duy sesimizi kavim gardaş" dediler. iran, suud, israil "boş ver türkiye’yi biz varız." dediler. türkmenler, "türkiyem, türkiyem" dediler. şimdi türk olmanın bedelini canlarıyla ödüyorlar. kudüs esirdir selahaddini bekler, halep şah-ı süleyman torunlarını bekler ve ötelerde bir yer var adı kerkük... boynu bükük bir türk diyarı

kısacası anmayın adını türkmenin, buyurun cenaze namazına da bari dua edin.